|
||
Almanya’da Volkswagen Grevi |
Almanya genelinde dokuz Volkswagen fabrikası ve tahminen yüz bin işçi, maliyet azaltıcı önlemlere ve yüzde onluk ücret düşüşüne karşı metal işçilerinin en büyük sendikası IG Metall’in öncülüğünde greve çıktı. Buna karşılık Volkswagen üç fabrikayı kapatma ve bin işçiyi işten çıkarma tehdidinde bulunarak sendikanın yüzde yedi ücret artışı önerisini reddetti ve genel konsolidasyon ve tekelleşme eğilimi nedeniyle üretim maliyetleri artarken diğer şirketlerle rekabet edebilmek için maliyet düşürücü önlemlerin gerekli olduğunu iddia etti.
Volkswagen CEO’su Oliver Blume VW’nin Wolfsburg’daki en büyük fabrikasında işçilerle bir araya gelerek "Yönetim olarak hayal dünyasında yaşamıyoruz. Hızla değişen bir dünyada kararlar alıyoruz" dedi. Taleplerini reddettiği için toplantı boyunca işçiler tarafından yuhalanan Blume, daha sonra işçilere seslenerek Wolfsburg’da büyüdüğünü ve bu kenti çok sevdiğini söylese de işçiler ikna olmadı. Wolfsburg fabrikasında çalışan 35 bin işçi 2 Aralık’ta sabah vardiyalarında iki saatlik greve gitmiş, bu da birkaç yüz otomobilin üretilememesi anlamına gelerek VW’nin teslimat kapasitesini ve kârını düşürmüştür. Blume, "Bu nedenle Volkswagen’in geleceğini güvence altına almak için acilen önlem almamız gerekiyor. Planlarımız masada" diyerek işçilere baskı yaptı. Ayın 9’undaki dördüncü tur görüşmelerde planlar suya düştü, 16 Aralık’ta bir tur görüşme daha planlandı. Noel’den önce bir anlaşma yapılmaması halinde sendika grevlerin 2025 yılına kadar devam edeceğini söyledi. Bir Reuters kaynağına göre geçen haftaki grevler Volkswagen’e dakika başına yaklaşık 40,000’e mal oldu.
IG Metall’in bölge müdürü ve baş müzakerecisi Thorsten Gröger, "işgücünü görmezden gelen herkes ateşle oynuyor ve biz kıvılcımları nasıl aleve dönüştüreceğimizi biliyoruz" dedi, ancak bu alevler IG Metall’in liderliği ve programı altında, burjuva onayı ve imtiyazlar için daha çaresiz hale geldikçe azalacak.
IG Metall’in Sosyal Demokrat liderliğindeki yönetimi reform ve işbirlikçiliğe yönelmekte ve sonuçta uzun vadede işçi sınıfının zararına çalışmaktadır. IG Metall, Volkswagen’in fabrikalarını kapatmamayı kabul etmesi halinde ücretlerde 1,5 milyar tasarruf sağlayacak ve önümüzdeki iki yıl boyunca işçilerin ikramiyelerinden vazgeçecek bir önlem bile önererek, burjuva çıkarları lehine uzlaşmacı taleplerde bulunmaya istekli olduklarını kanıtladı.
İşten çıkarmalara, ücretlerin düşürülmesine ve sendikalı işçiler arasındaki genel yoksullaşmaya karşı verilen bu tür mücadeleler takdire şayan ve değerlidir. Bu tür mücadelelerle elde edilen tüm kazanımların, dayanışma ve militanlık kaybedildiğinde burjuvazi tarafından sorgulanacağı unutulmamalıdır; çünkü bu tür kazanımlar, talepler genişletilmez ve mücadele sürdürülmezse rehavete ve silahsızlanmaya yol açabilir. IG Metall sendikası, ulusal ekonominin ve imalat sanayinin çıkarlarını proletaryanın sınıfsal çıkarlarından üstün tutarak, ülkenin ekonomik istikrarını ve dolayısıyla burjuvazinin çıkarlarını korumuştur. Sendika ayrıca, Alman Federal Ekonomi Bakanı’na sunulan bir plan aracılığıyla otomotiv endüstrisi ile devlet arasındaki işbirliğini kolaylaştırmak, çelik üretimi ve yeşil enerji gibi yerli sanayiyi sübvanse etmek ve Metall’in on bir maddelik planı uyarınca refah önlemlerini savunmak için dirijist politikaları desteklemektedir.
Metallzeitung sendika dergisindeki başlıca çağrılar, sözde işçi sınıfının savaş karşıtı tutumuna atıfta bulunuyor: "Barış, Ukrayna ve İsrail’e silah tedarik etmeyi içermez. Onlar sadece daha fazla gerilime ve çok sayıda ölüme katkıda bulunurlar. Burada diplomasiye ihtiyaç var". Bunu emperyalist savaşan ülkelerin işçi sınıfının çıkarlarından ya da devrimci yenilgicilik taleplerinden ziyade ulusal ekonomi kaygısı temelinde talep ediyorlar. Dergi ayrıca "Demokratlar bir arada durmalı ve zorlu bir seçim kampanyasında birbirleriyle koalisyon kurabilecek şekilde anlaşmalıdırlar" diyerek seçimcilik ve anti-faşist koalisyonlar çağrısında bulundu. AfD ve BSW’nin seçim kazanımlarına değinerek AfD’yi "Alman faşizminin parlamento kolu" ve her iki partiyi de "... Kremlin’in uşakları" olarak nitelendirdi. AfD ve BSW’nin faşizan karakterine işaret etmekte haklı olmakla birlikte, çözüm faşizan eğilimlere karşı demokratik halk cephesi koalisyonu ve liberal demokrasiye dönüş değil, hem faşist hem de liberal burjuvaziye ve ekonomik kriz yoluyla kaçınılmaz olarak faşizmi yaratan kapitalizme karşı proleterya birliğidir.
Rehavetle mücadele etmenin tek yolu, işçi sınıfını, meslek, endüstri, sektör ya da milliyetten bağımsız olarak, burjuvaziye ve partilerine ve sendika bozuntularının yatıştırıcılığına, oportünizmine ve işbirlikçiliğine karşı sınıf sendikacılığı için çabalamaya, ayrılmaz bir şekilde birleşmeye doğru itmektir. Sınıf sendikacılığı, burjuva yasallığına ve hakkına karşı örgütlenecek, sınıf seferberliğinin ön saflarında proleter mücadeleyi yükseltecek, sendikal grevin potansiyelini işçileri mücadelecileştirmek için kullanacak, işçi sınıfı arasında dayanışmayı yayarak anlık zaferleri kalıcı hale getirecektir.