Enternasyonal Komünist Partisi Bölünmez ve Değişmez Parti Tezleri Bütünü

Dünya Komünist Partisi’nin Tarihsel Görevi, Eylemi ve Yapısı Üzerine Tezlere Ek

(Milan Tezleri, Nisan 1966)

 

1. Napoli Tezleri, yarım yüzyıldan uzun bir süreden beri Komünist Solun mirası olan tutumların sürekliliğini doğrulamaktadır. Bunların anlaşılması da, doğal ve kendiliğinden uygulanması da hiçbir zaman kanun maddelerine ya da yönetmeliklere bakılarak sağlanamaz; hatta -hedeflediğimiz ve sonunda benimsediğimiz pratiğe göre- meclislerin sayısal referandumlarıyla ya da daha da kötüsü, daha az aydınlanmış bireylerin tüm şüphelerini ortadan kaldıran üniversiteler ya da mahkemeler tarafından bile güvence altına alınamazlar. Böylesine zor hedeflere ulaşmak için sürdürdüğümüz çalışma, devrimci hareketin uzun tarihsel dönemler boyunca edindiği canlı deneyimlerden doğan ve tezlerin yayınlanmasından önce ve sonra titiz ve ortak bir çalışmayla hazırladığımız ve duyurduğumuz bol miktarda tarihsel malzemeyi kullanmazsak başarılı olamaz.

2. Mevcut küçük hareket, içinden geçtiği kasvetli tarihsel evrenin, böylesine büyük bir tarihsel mesafede, geçmişin büyük mücadelelerinin deneyimlerinden, sadece yankılanan zaferlerden değil, aynı zamanda kanlı yenilgiler ve şerefsiz geri çekilmelerden kaynaklanan deneyimlerden de yararlanmayı çok zorlaştırdığının çok iyi farkındadır. Akımımızın doğru ve tahriş olmamış bakış açısıyla şekillenen devrimci programın mahiyeti, doktriner titizlik ve derin tarihsel eleştiriyle sınırlı değildir; aynı zamanda, hayati can damarı olarak, sınırlara itildikleri ve savaşmaya zorlandıkları zamanlarda isyankar kitlelerle bağlantı kurmaya ihtiyaç duyar. Böylesi bir diyalektik bağlantı, hem bunak kapitalizmin krizinin gevşekliği hem de oportünist akımların artan rezilliği nedeniyle kitlelerin itkisinin sönümlendiği ve yatıştığı günümüzde özellikle olası değildir. Partinin sınırlı boyutlarını kabul etsek bile, çağdaş toplumsal dokunun rezilliklerinin isyancı kitleleri tarihin öncüsüne dönmeye zorlayacağı önemli dönem için sağlam ve aynı zamanda etkili gerçek partiyi hazırladığımızın farkına varmalıyız. Diriliş, parti olmazsa bir kez daha başarısız olabilir; sayıca şişirilmiş değil, kompakt ve güçlü bir parti, devrimin vazgeçilmez organıdır.

Bu dönemin çelişkileri ne kadar acı verici olursa olsun, geçmiş zamanların acı hayal kırıklıklarından diyalektik dersler çıkararak ve Solun uyardığı ve ortaya çıktıklarında kınadığı tehlikelerin, uğursuz oportünist enfeksiyonun kendini tekrar tekrar gösterdiği tüm sinsi biçimlerin, onları cesurca işaret ederek üstesinden gelinebilir.

3. Bu amaçla, devrimci ve Marksist solun geçmişteki mücadelelerini ve yüzyılı aşkın bir süredir proleter devrimin yolunu tıkayan tarihsel sapma ve yönelim bozukluğu dalgalarına karşı süregelen yanıtlarını eleştirel bir şekilde sunma çalışmamızı daha da geliştireceğiz. Gerçekten sert bir sınıf mücadelesinin koşullarının mevcut olduğu, ancak devrimci teori ve strateji faktörünün eksik olduğu aşamalara atıfta bulunarak ve her şeyden önce Üçüncü Enternasyonal’i geçersiz kılan tarihi olaylara (tam da kritik dönüm noktasına nihayet ulaşılmış gibi göründüğü sırada) ve Solun yükselen tehlikeyi savuşturmak için üstlendiği kritik tutumlara atıfta bulunarak, ve ne yazık ki onu takip eden felaketten, başarı reçetesi olmayan ve olma iddiasında da bulunmayan, ancak daha ziyade tarihin devrimci ilerleme davasına adanmış görünen güçlerin sık sık çöküşüne neden olduğu bir dönemden, kendimizi bu tehlikelere ve zayıflıklara ve bunların yol açtığı tuzaklara karşı korumamıza yardımcı olacak sert öğütler olarak hizmet eden dersleri aklımıza kazıyacağız.

4. Aşağıdaki kısa ve örneklendirilmiş noktalar, günümüzdeki çalışmayı tehdit edebilecek hatalara ya da zorluklara doğrudan atıfta bulunuyor olarak görülmemelidir; bunların yalnızca, doğru doktrinin (Rusya’da proletarya diktatörlüğü, Lenin ve takipçilerinin teorik alandaki çalışmaları; pratik alanda Üçüncü Enternasyonal’in kuruluşu) çok iyi bir restorasyonunun zaten mevcut olduğu bir dönemde inşa edilmiş olan geçmiş kuşakların deneyiminin aktarılmasına bir başka katkı olmaları niyetindeyiz. Komünist partilerin devrimci mücadelesi, kitlelerin geniş katılımıyla, İtalya’da olduğu gibi tüm dünyada tam seyrindeydi. Bu sonuçlar bugün tarihsel ve kronolojik anlamda güçlü bir "faz kayması" ile oynamaktadır, ancak doğru kullanımları hem bugün hem de kesin ve daha verimli olarak yarın için hala hayati bir koşul olmaya devam etmektedir.

5. Lenin’in kızgın demirle, Marx ve Engels’te de yer alan bir terimle, oportünizmle damgalayarak adlandırdığı olgunun temel bir özelliği, daha kısa, daha rahat ve daha az zahmetli bir yolun, zorluklarla dolu daha uzun, rahatsız edici bir yola tercih edilmesidir; ilkelerimizin ve programlarımızın, yani yüce amaçlarımızın ileri sürülmesinin, gerçek mevcut durumda acil ve doğrudan pratik eylemin geliştirilmesiyle eşleştirilmesi ancak bu şekilde gerçekleşebilir. Lenin, o andan itibaren (birinci savaşın sonu) seçim ve parlamenter eylemden vazgeçme taktik önerisinin, parlamentoda komünist ve devrimci eylemin son derece zor olduğu, çünkü hem silahlı ayaklanmanın hem de kapitalizmden şiddetle koparılan toplumsal dünyanın karmaşık ekonomik dönüşümünün uzun süreli kontrolünün çok daha zor olduğu argümanıyla desteklenmemesi gerektiğini söylerken haklıydı. Demokratik yöntemi kullanma tercihinin, yasadışı eylemin trajik sertliği yerine yasal eylemin rahat ayinlerini seçme eğiliminden kaynaklandığını ve böyle bir praksisin tüm hareketi, kahramanca çabalarla henüz içinden çıktığımız ölümcül sosyal-demokrat hataya geri götürmekte başarısız olmayacağını çok açık bir şekilde savunduk.

Lenin gibi biz de oportünizmin ahlaki ya da etik bir nitelik taşımadığını, bunun yerine işçiler arasında (Marx ve Engels’in 19. yüzyıl İngiltere’sinde fark ettikleri gibi) küçük burjuva orta tabakalara özgü ve az ya da çok bilinçli olarak egemen sınıfın ana fikirlerinden, yani toplumsal çıkarlarından esinlenen tutumların hakim olduğunu biliyorduk. Lenin’in parlamenter eylem konusundaki güçlü ve cömert tutumu, sınıf diktatörlüğünün yerine burjuva sisteminin ve demokratik çerçevenin kendisinin şiddetli bir şekilde yıkılmasını desteklemek için, bunun yerine, gözlerimizin önünde, proleter milletvekillerinin küçük burjuva zayıflıklarının en kötü etkilerine maruz kalmasına, komünizmin reddedilmesine ve hatta düşmanın hizmetine girerek ihanete yol açmasına neden oldu.

Muazzam bir tarihsel ölçekte yapılan böylesi bir tarihsel inceleme (Lenin’in öğretisinde böylesi geniş bir genelleme yokmuş gibi görünse de, çünkü o da bizim gibi tarihin bir öğrencisiydi), partiyi, daha az çalışma ya da fedakarlıkla iyi sonuçlar elde etme isteğinin önerdiği herhangi bir karar ya da seçimden kaçınması konusunda uyarır. Böyle bir duygu masum görünebilir, ancak küçük burjuvazinin gevşek doğasını iyi temsil eder ve en az maliyetle azami kar elde etme şeklindeki temel kapitalist norma itaat eder.

6. İkinci Enternasyonal’de ortaya çıkan ve Üçüncü Enternasyonal’in daha da kötü bir şekilde yıkılmasının ardından bugün zafer kazanan oportünist olgunun değişmeyen ve tekrarlanan bir başka yönü de, aynı anda hem parti ilkelerinden en kötü sapmayı hem de klasik metinlere, büyük ustaların ve şeflerin sözlerine ve çalışmalarına karşı sözde bir hayranlık göstermesidir. Küçük burjuva ikiyüzlülüğünün değişmez karakteri, muzaffer liderin gücünün, ünlü yazarların metinlerinin büyüklüğünün, belagatli konuşmacının akıcılığının kölece övülmesidir; pratikte ise en aşağılık ve çelişkili yozlaşmalar sergilenmektedir. Dolayısıyla bir tezler bütünü, eğer onu edebi bir coşkuyla karşılayanlar daha sonra pratik eylemde onun ruhunu anlayamaz ve ona saygı duyamazlarsa ve teorik metne vurgulu ama platonik bir bağlılıkla ondan sapmalarını gizlemeye çalışırlarsa değersizdir.

7. Üçüncü Enternasyonal’in yaşamındaki olaylardan çıkarabileceğimiz bir başka ders de (yazılarımızda bunlar Sol tarafından yapılan çağdaş suçlamalarda tekrar tekrar hatırlatılmaktadır), doktrinimizin toplumsal bir ortamda sert gerçeklikle temas yoluyla yayılmasının doğal sürecinin yerine ikame edilmeye çalışıldığı korkunç bir yöntem olan "ideolojik terörün" kibiridir, Ya partiden ve insanlardan daha güçlü nedenlerle ya da partinin kendi hatalı evriminden kaynaklanan inatçı ve kafası karışık unsurların zorla telkin edilmesiyle, önemli siyasi ve tarihi olaylar sırasında parti eyleminin liderleri ve temsilcileri olmuş olsalar bile, onları düşmana bile açık olan halka açık kongrelerde aşağılayarak ve küçük düşürerek. Bu tür üyeleri (çoğunlukla örgüt aygıtında daha az önemli pozisyonlara düşürme tehdidiyle) hatalarını alenen itiraf etmeye zorlamak, böylece fideist ve pietist kefaret ve mea culpa yöntemlerini taklit etmek geleneksel hale geldi. Burjuva ahlakı kokan bu gibi tamamen cahilce yöntemlerle ne tek bir parti üyesi iyileşti ne de partinin yaklaşmakta olan çöküşüne bir çare bulundu.

Zafere doğru amansızca ilerleyen devrimci parti içinde emirlere itaat kendiliğinden ve eksiksizdir ama körü körüne ya da zorunlu değildir. Aslında, tezlerimizde ve ilgili destekleyici belgelerde gösterildiği gibi, merkezi disiplin, tabanın görev ve eylemlerinin merkezinkilerle mükemmel bir uyumuna eşdeğerdir ve anti-Marksist bir gönüllülüğün bürokratik uygulamaları bunun yerini tutamaz.

Organik merkeziyetçiliğin doğru bakış açısında bu dersin önemi, büyük devrimci liderlerin Stalin’in tasfiyelerinde öldürülmeden önce mecbur bırakıldıkları itirafların ve parti tarafından ihraç edilme şantajıyla zorlandıkları ve düşmana satılmış olarak onursuzlaştırıldıkları faydasız "özeleştirilerin" muazzam hatırası tarafından işaret edilmektedir; bu tür rezillikler ve saçmalıklar, daha az kutsal ve burjuva olmayan "rehabilitasyonlar" yöntemiyle asla onarılmamıştır. Bu tür yöntemlerin giderek daha fazla kötüye kullanılması, oportünizmin son dalgasının feci zafer yolunu işaret etmektedir.

8. Kendi organik eyleminin gereklilikleri nedeniyle ve tüm kişiselcilik ve bireyciliği aşan ve geride bırakan kolektif bir işlev sağlamak için, parti, üyelerini yaşamını oluşturan çeşitli işlevler ve faaliyetler arasında dağıtmalıdır. Bu tür işlevlerde yoldaşların rotasyonu, burjuva bürokrasilerindeki kariyerlere benzer kurallarla düzenlenemeyecek doğal bir olgudur. Partide, üyelerinin daha prestijli pozisyonlar ve daha yüksek bir kamu profili için yarıştığı rekabetçi sınavlar yoktur; bunun yerine hedeflerimize organik olarak ulaşmayı amaçlıyoruz. Bunun burjuva işbölümünü taklit etmekle bir ilgisi yoktur, daha ziyade karmaşık ve eklemli parti organının kendisini doğal olarak işlevine uyarlaması söz konusudur.

Tarihsel diyalektiğin tüm savaşan organizmaları düşmanın tekniklerini kullanarak saldırı araçlarını geliştirmeye yönelttiğini iyi biliyoruz. Bu nedenle, silahlı mücadele aşamasında komünistler, ortak eylem için en iyi sonucu sağlayacak kesin hiyerarşik şemalara sahip bir askeri örgüte sahip olacaklardır. Böyle bir gerçek, askeri olmayanlara da atıfta bulunarak, her partinin faaliyetinde gereksiz yere taklit edilmeyecektir. Talimatların aktarımı kesin olmalıdır, ancak burjuva bürokrasisinin bu dersi, işçi organizmaları içinde benimsendiğinde bile nasıl yozlaştırılabileceğini ve dejenere edilebileceğini bize unutturamaz. Partinin organikliği, her yoldaşın yukarıdan gelen talimatları iletmek üzere özel olarak atanmış bir başka yoldaşta parti biçiminin kişileştiğini görmesini gerektirmez. Partiyi oluşturan moleküller arasında böyle bir aktarım her zaman aynı zamanda çift yönlüdür; ve her bir birimin dinamiği bütünün tarihsel dinamiğiyle bütünleşir. Örgütsel formalizmlerin hayati bir neden olmaksızın kötüye kullanılması her zaman bir kusur, şüpheli ve aptalca bir tehlike olmuştur ve olacaktır.

9. Bir azınlık sınıfının tekelini esrarengiz hale getiren ve gizleyen, insanların hakkı olarak özel mülkiyet mitiyle mevcut tarihsel üretim biçimi olan kapitalizm, yapılarının düğümlerini ve evriminin aşamalarını - ve bugünün evrimini - artan şöhretli büyük isimlerle işaretlemeye ihtiyaç duyuyordu. Uğursuz tarihi isyancıların omuzlarında bir boyunduruk gibi ağır duran burjuvazinin uzun çağında, başlangıçta en cesur ve en güçlü adam büyük ün kazanır ve azami güçlere talip olurdu; bugün, bu baskın küçük burjuva cehaletinde, kirli tanıtım yöntemi sayesinde önemli hale gelenler belki de en korkak ve zayıf olanlardır.

Partinin zor görevlerinden biri de, tanınmış kişilerden kaynaklanıyormuş gibi görünen hain dürtüden ve amaçlarına ve zaferlerine ulaşmak için başka büyük isimler aracılığıyla aptalca bir şöhret ve tanıtım üretmenin aşağılık işlevinden kendisini sonsuza kadar kurtarma çabasıdır. Parti, çeşitli dönemeçlerinin her birinde, geleceğin toplumunun gerçek beklentisi olduğunu düşünerek, böyle bir sonuç için cesurca ve kararlılıkla mücadele etme kararında asla tereddüt etmemelidir.