Enternasyonal Komünist Partisi

Irkçılık Kapitalist Düzeni Korur
Onu Yalnızca İşçi Sınıfı Yok edebilir
Mayıs 2020
 

Geçtiğimiz haftalarda burjuva devletinin temsilcilerinin işlediği suçların vahameti, ve proletaryanın tepkisinin gücü şüphesiz tarihsel örnekler bulmak için bir arayışa girmeyi gerektiriyor. İlk akla gelen örneklerse 1968’de Martin Luther King Jr.’ın öldürülmesinden ve 1992’de Rodney King’i döven polislerin mahkemece aklanmasından sonra patlak veren protesto ve ayaklanmalardır.

Daha yakın geçmişe bakıldığında 2015’te Baltimore’da Freddie Gray’ın polis tarafından öldürülmesi üzerine çıkan ayaklanma örneği var (ki hiçbir polis işlenilen cinayetten dolayı mahkum olmamıştı).

Bu olaylar ve onlar gibi başkaları siyah proletaryanın zulme karşı tepkisinin yoğunluğu açısından benzerlik gösteriyor. Fakat mevcut harekette gördüğümüz gibi güçlü tepkilere yol açsalar da aynı türden olaylar gerçekleşmeye devam ediyor, aynı vahşet ve cinayet döngüsü sürüyor. Burjuva şiddeti neden devam ediyor, ve onu ne durdurabilir?

Rosa Luxemburg 1919’da “en iyi savunma güçlü bir darbedir” demişti. Bunu son yazısında, başarısız Spartaküs ayaklanmasındaki rolünden ötürü kaçırılıp öldürülmeden önce yazmıştı. Proletaryanın herhangi bir saldırıya yanıtı yalnızca elindekini korumak veya kaybettiğini tekrar kazanmak olmamalı; bunun ötesinde, daha fazlasını kazanmaya ve durumu devrime yaklaştırmaya çalışmalıdır. Bu fikir şimdi özellikle yakıcı: hiçbir şey George Floyd’un hayatını geri getirmeyecek, veya protestoculara karşı baskının yol açtığı yaralanmaları ortadan kaldırmayacak. Proletarya ve polis arasındaki mevcut durumun korunacak hiçbir tarafı yok. Yalnızca en çok ezilen işçiler için pratik haklar kazanan ve koşullar olgunlaştığında bir devrime yol açabilecek işçi iktidarı organları inşa edecek eylemler faydalı sayılabilir.

Kapitalist düzende işçilerin tek gücü emeklerinden gelir. Bujuvazi, proletaryayı hayatta kalmak için emek gücünü mümkün olan en düşük ücret karşısında satmaya zorlayarak bu emek gücüne el koyar. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ırkçılığın temeli budur.

Renkli işçiler aynı emek için beyaz işçilere kıyasla çok daha az kazanıyor; bu genel olarak emeği daha ucuz hale getirirken burjuvazi için de kârı yükseltiyor. İşçiler ırk ayrımlarınca bölünmüş halde birbirleriyle rekabete zorlandıkları sürece, herkesin ücretleri düşük kalıyor ve işçilerin gücü kısıtlanıyor. Polis bu toplumsal düzeni ülke çapında uygulamaya koyarken, ordu aynı düzeni emperyalist savaşlar aracılığıyla ülke dışında oluşturuyor. Beyazlara toplumun tepesinden vaaz edilen bir dizi ırkçı yalan öğretiliyor ki farklı ırklardan işçilerle davalarının ortak olduğunu görmeleri engellensin.

Mevcut ırkçılık karşıtı hareket, kendisini ırkçılığın sınıfsal temelinden ayırırak ve burjuva devlete hoş görünmek umuduyla siyasi eyleme salt ırksal çizgilerde devam ederek ciddi bir hata yapıyor. Polis teşkilatı ve askeriyenin, kapitalist devletin ve burjuvazinin siyasi egemenliğini koruma rolü açıkça ilan edilmiyor. Renkli insanlar ve bir bütün olarak proletarya için çözüm devlete hoş görünmek değil, siyasi iktidarın devletin elinden fethedilmesidir.

Proletaryanın emek gücüne sahip olması sefaletinin çözümünü içinde barındırıyor. Irkçı şiddete verilecek cevap emek eylemidir.

Eski bir IWW (Dünya Sanayi İşçileri) şarkısı “beynimiz ve bileğimiz olmadan tek çark dönmez” diyor.

Şirketlere para akıtıp duran çarklar durmalıdır. Grevler ve başka işyeri eylemleri, sermaye biriktirebilen emeği ortadan kaldırarak bunu gerçekleştirir.

Ekonominin belirli kritik noktalarındaki grevlerin bütün üzerinde orantısız etkileri olabilir. Lojistik ve ulaştırma grevleri sermayeye özellikle zarar verir; zira metaların pazara ulaşmasını önlerler. Depolarda çalışan ve teslimat yapan işçilerin ülkedeki en fazla sömürülen kişiler arasında yer alması ve Amazon gibi şirketlerde sendikalaşma çabalarının bastırılması tesadüf değildir. Mağazalarda çalışan işçilerin de güçlü etkileri olabilir; çünkü yoklukları metaların satışını engeller. Bu işçilerin pek çoğu, polisin sürekli terörize ettiği topluluklardan gelen renkli insanlardır. Eğitimcilerin oynadığı rol de önemlidir. Onların grevleri bütün ekonomiyi etkiler; zira burjuvazi, ebeveynler işteyken çocuklara bakma görevini okullara emanet etmiştir. Öğretmenler son 25 yılda devlet okullarının polis tarafından işgal edilmesinden muzdariptirler ve ırkçı polislik sisteminin genç insanları nasıl etkilediğine birinci elden şahit olurlar. Greve gitmek için her türlü sebepleri vardır. Bunlar ekonominin özellikle hassas noktalarından bazılarıdır. Öte yandan, ırkçılığa karşı herhangi bir birleşik grevin kârlar üzerine etkisi anlık olacaktır. Bu, burjuvaziyi renkli işçilerin çaresizce ihtiyaç duyduğu anlık tavizleri vermeye zorlayacaktır. Harekete geçme süreci işçillerin iktidar organlarını inşa ederek onları nihai, devrimci yüzleşmeye hazırlayacaktır.

Rejim sendikaları kuşkusuz bu eylemlere direnecekler. Varlık nedenleri işçi mücadelelerini yasalcı, seçimsel ve bürokratik doğrultulara yönlendirerek etkisiz hale getirmek. Bu işbirlikçi sendikalara karşı yeni işçi sınıfı gövdelerinin oluşturulması gerekiyor.

Her işyerinde ve var olan her sendika içerisinde işçi meclisleri kurulmalı.

Yüzleştikleri zulme karşı müdaheleyi işçilerin kendisi koordine edecek, sendika bürokratları değil. Enternasyonal Komünist Partisi’nin görevi bu anlık mücadelelere dayalı olarak işçilerin devrim zamanı geldiğinde hazırlıklı olmalarını sağlamaktır.


İşçilerin Kendilerini Küresel Salgından Nasıl Koruduğuna Bakalım

Covid-19 salgınının başından beri gerçekleşen emek eylemleri grevlerin anlık değişim getirmekte ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor. Mart ve Nisan aylarında işçilerin hayatlarını tehlikeye atan bir grev dalgası gerçekleşti. Bunların çoğu, ya sendikanın onayı olmadan ya da sendikasız işyerlerinde gerçekleşen kanunsuz grevlerdi. 300’ü aşkın işyerinden onbinlerce işçi, kendilerini ve birbirlerini korumak adına iş bırakmaya cürret ederek patronlarından daha güvenli çalışma koşulları ve hastalık ücreti gibi tavizler kopardılar.

Bu gibi zaferler işçilerin üretimden gelen güçleri nedeniyle varoluşsal tehditlere karşı savaşabilme yetisine sahip olduğunu gösteriyor. Aynı şekilde ırkçılığa saldırmaya da başlayabiliriz. Tehlike aynı derecede anlık ve yaygın, eylemsizliğin sonuçları ise aynı derecede ciddi.


İşçi Meclisleri Kuralım

İşçilerin çıkarlarının karşı karşıya olduğu ciddi tehditleri aşmak için emek eylemlerinin koordine olmaları gerekiyor. İşçi meclisleri ırkçılıkla ve onun kapitalist temelleriyle mücadeleyi örgütlemek için bir gereklilik. Tekil işyerlerinde grevlerin ve diğer eylemlerin etkisi büyük ölçüde bu yerlerle sınırlı kalır. Öğretmenlerin ve otomativ işçilerinin geçtiğimiz iki yıl içerisindeki eylemleri gösterdi ki büyük, iyi koordine edilmiş eylemler gerçekleştikleri işyeri veya bölgenin çok ötesinde, başka iş alanlarında bile yankı uyandırabilecek bir etkinliğe sahiptir. Aynı zamanda, koordinasyon bu örneklerde de olduğu gibi yalnızca belirli işyerlerinden ve bölgelerden büyüyebilir. İşçi meclisleri, insanların sınıflarının birer ferdi olarak çıkarları doğrultusunda plan yapma ve harekete geçme zeminleridir.


Protestoları Destekleyelim

George Floyd’un öldürülmesinden sonra patlak veren protestoların çapı ülke genelinde işçiler tarafından bu cinayetin mevcut sistemin genel renkli insanları taciz etme eğiliminin bir örneği olduğunun anlaşıldığını gösteriyor. Herkes bu sistemin kapitalizm olduğunun, ve ırkçı şiddetin, burjuvazinin proletaryaya karşı savaşının bir parçası olduğunun farkında değil; fakat polis vahşetinin farklı örneklerinin birbirinden hiçbir şekilde ayrı olmadığını anlıyor. Protesto zamanlarında komünistlerin rolü, kitlelere karşısında eyleme geçtikleri sorunun kaynağında kapitalizm olduğunu ve onu durdurmanın tek yönteminin devrim olduğunu göstermektir.


İşçi Sınıfının Toplumu Dönüştürme Gücü Var

Covid 19 karantinası toplumda zenginlik yaratanın işçiler olduğunu kanıtladı. Biz çalışmayı bıraktığımızda kapitalist zenginlik de çöktü. İşyeri eylemlerinin ardındaki fikir de aynı, emeğin çekilmesi kapitalizmin çatırdamasına neden oluyor. Refah üreten bizsek toplumu inşaa edenin de biz olması mantıklı değil mi? Ve biz inşaa ediyorsak onu istediğimiz gibi dönüştüremez miyiz?


İşçiler!
     Kendinizi savunmanızın tek yolu bir sınıf olarak örgütlenmek ve mücadele etmektir!
     Irkçılığa yanıt komünist devrimdir!
     Enternasyonal Komünist Partisi