Enternasyonal Komünist Partisi

2022
Fransa’daki işçi mücadeleleri

tüm Avrupa ve dünyadaki işçilere yol gösteriyor: Hayat pahalılığına ve emperyalist savaşa, tüm işçi sınıfının genel hareketinde birleşen güçlü ücret artışları için grevlerle karşı çıkın!

Tüketici fiyatlarındaki artışın bir sonucu olarak, Fransa’da Eylül ayından bu yana, Aralık 2019’daki emeklilik reformuna karşı mücadelenin gücüne şimdilik ulaşmamış olsa da, hiçbir şekilde göz ardı edilemeyecek bir yaygınlığa ve yoğunluğa sahip olan bir işçi mücadeleleri hareketi gelişmektedir.

Grevlerin hepsi ücret artışları içindir ve neredeyse her zaman sonuna kadar devam etmekdirler.

Fransa’da bu grevler "yenilenebilir" (reconductible) olarak adlandırılır, çünkü devamlarına işyerlerindeki meclisler karar verir. Aslında birçok durumda bu grevler, şirketleri Fransa’da ekonomik konularla ilgili olarak Zorunlu Yıllık Müzakereler (NAO) olarak adlandırılan süreci öngörmeye zorlamıştır. Genellikle ilk taleplerin altında kalan sonuçların ötesinde, işçilere ücretlerinin satın alma gücündeki erozyona karşı kısmi bir koruma sağladıklarına şüphe yoktur.

Grevler genel olarak CGT’nin işyeri yapıları – petrokimya örneğinde işçi federasyonu, mücadeleci FSIC CGT – tarafından yönetildi ve bazı durumlarda Force Ouvrière ve Solidaire-Sud’un yapıları da bunlara katıldı.

Grevlerin şirketler ve kategoriler arasında yayılma eğilimi vardı, ancak şimdilik CGT’nin işbirlikçi liderliği, CFDT, CFTC ve CFE-CGC gibi açıkça milli birlik yanlısı sendikaların eylemleri ve Fransız burjuva devletinin baskıcı tutumu, grevlerin bir araya gelmesini ve genel bir harekete dönüşmesini engellemek için yeterli oldu.

En önemli grev olan ve tesislere göre 22 ila 35 gün süren Exxon Mobil ve Total petrokimya grevi FNIC CGT tarafından organize edilirken, her iki grupta da çoğunlukta olan CFDT, kadro sendikası CFE-CGC ile birlikte grevi başından itibaren sabote etti.

FNIC CGT, Fransa’da meslekler arası olarak adlandırılan genel grev ilanıyla, ücret artışları için grevi diğer kategorilere de yayarak konfederal CGT’nin desteğini istedi.

CGT’nin konfederal liderliği bu desteği vermeyi reddetmedi ancak gerçek bir güç testinden ziyade sembolik olan eylemler düzenledi. İlk gün 29 Eylül Perşembe günü, iki gün 18 Ekim Salı ve 27 Ekim Perşembe günleri, dördüncü gün ise 10 Kasım Perşembe günü olmak üzere meslekler arası seferberlik ilan etti.

İlki 29 Eylül’de sadece CGT tarafından değil, Solidaires SUD ve FSU (Fédération Syndicale Unitaire) tarafından da çağrıldı. 18 Ekim’dekine Force Ouvrière de katıldı. 27 Ekim’deki grevin çağrısı sadece CGT tarafından yapılmıştı. 10 Kasım’daki grev ise, özellikle RATP’de olmak üzere ulaştırma sektöründe başarılı bir grev olmasına rağmen, çok az sayıda işçiyi harekete geçirdi.

CGT’nin en mücadeleci kesimleri, grev yerine gösterilere odaklanan, az sayıda işyeri ve bölgesel toplantıların yapıldığı bu genel seferberlik günleri için sendika yönetiminin ve çoğunluğunun ciddi bir hazırlık yapmamasını kınadı: yapılan, eyleminin eksenine mücadeleyi değil pazarlık masasını koyan, üstü örtülü de olsa işbirlikçi sendikacılık fikri çerçevesinde kalan kozmetik bir eylemdi. Buna ek olarak, CGT’nin bu mücadeleci kesimleri, haklı olarak, genel grevin kendisini güçlendirmek için bir günle sınırlı kalmaması, aynı zamanda "yenilenebilir" olması, yani önceden belirlenmiş bir son tarihe sahip olmaması gerektiğini savundular.

Bir süredir – yüzyılın başında sahte Fransız Komünist Partisi’nin (PCF) bu sendika üzerindeki kontrolünün sona ermesinden bu yana – CGT artık merkezi bir örgüt niteliğine sahip değil ve bölgesel, şirket ve sektörel yapılara büyük ölçüde özerklik bırakılmış durumda. İşbirlikçi konfederal liderlik tarafından alınan kararlar hiçbir şekilde bağlayıcı değil. Bu durum bir yandan sendika içinde mücadeleci grupların ve sektörlerin gelişmesine olanak sağlarken, diğer yandan gerçek genel eylemlerin örgütlenmesini engellemektedir. Konfederasyonun işbirlikçi liderliği, 2015 yılından bu yana, daha önce işbirlikçi metal işçileri federasyonu FTM CGT’nin başkanı olan Philippe Martinez’in başkanlığında, genel eylemleri organize etmeden düzenlemekte ve başarı için itici gücün tabandan gelmesi gerektiği iddiasıyla kendini haklı çıkarmaktadır. Liderliğin yeterince sağlam bir gelenek ve PCF’de olduğu gibi sahte bir şekilde işçi olan siyasi bir örgütlenme yoluyla tabanı sıkı bir şekilde kontrol etme yeteneğini kaybetmesiyle, sendika mekanizmasının bu şekilde parçalanması onun lehine işlemektedir. Bunun sadece sendikayı sınıf işbirlikçiliği rayında tutmaya yönelik bir strateji olduğu, aşağıda aktardığımız Poissy fabrikasındaki CGT PSA olayı ile doğrulanmaktadır.

Exxon Mobil ve Total’de olduğu gibi bazı durumlarda, azınlıktaki üye sayısına rağmen grev tek başına CGT tarafından yönetilmiştir. Ulusal düzeyde özel sektördeki en büyük sendika, açıkça işbirlikçi olan CFDT’dir.

Doğal olarak patronlar, basınlarıyla birlikte, grevci işçileri, işçilerin çoğunluğunun "çalışma hakkını" baltalayan ve petrokimya endüstrisinde olduğu gibi grevden etkilenen ekonomik sektörlerin toplumsal yaşamın genel yönlerini etkilediği durumlarda, toplumu bir bütün olarak kontrol altında tutan aşırılık yanlısı bir azınlık olarak göstererek bu konuda spekülasyon yapma fırsatını kaçırmadılar.

Ancak bunlar yine de işçilerin önemli bir azınlığıydı; bu da demokratik ilkenin idealist, yabancı ve – idealist olmayan ve kapitalizmdeki gerçek toplumsal yaşama uygun olan – güç ilkesine dayanan sınıf mücadelesine aykırı olduğunu doğrulamaktadır: yeterince örgütlü ve güçlü bir işçi azınlığı muzaffer grevler yapabilir, kararsız işçilerin bir kısmını peşinden sürükleyebilir ve grev kırıcıları etkisiz hale getirebilir.

Exxon Mobil ve Total’de CFDT ve CFE-CGC, grev zayıflama belirtileri gösterene kadar beklediler ve bu noktada grevcilerin taleplerinin altında kalan ancak çoğu fabrikada grevi etkili bir şekilde sona erdiren ücret anlaşmaları imzaladılar. Grev sona erdikten sonra, ücret artışlarının grevin değil müzakerelerin bir sonucu olduğunu iddia ederek bu artışlardan kendilerine pay çıkardılar. Daha küçük ölçekli mücadelelerde olsa bile, İtalya’da CGIL Cisl ve Uil tarafından SI Cobas’a karşı birçok kez gözlemlenene benzer bir uygulamaydı bu.

Aşağıda başlıca grevlerin kısa açıklamaları yer almaktadır.


Exxon ve Total Petrokimya

Esso-Exxon Mobile’de grev 20 Eylül’de başladı ve grup içinde azınlıkta olan CGT tarafından desteklendi. 27 Eylül’de kimyagerler federasyonu FNIC CGT, grevi Total Energie’ye genişletti ve burada greve ülkenin en büyük rafinerisi olan Normandiya rafinerisi de dahil olmak üzere yakıt depoları ve rafinerilerdeki işçilerin %70’i katıldı. Taşeron şirketlerde çalışan işçiler de greve katıldı. İşçiler%10 zam, işe alımların önündeki engellerin kaldırılması ve artık kullanılmayan tesislerin bakım ve yenilenmesi için yatırım yapılmasını talep etti.

Son 30 yılda Fransa’daki rafinerilerin üçte ikisi kapanmış ve geriye sadece yedi tanesi kalmıştır. Tesisler yenilenmemiştir. Şirketler arama-üretim sürecinde azami kar elde etmekte, böylece karların çoğu – hissedarlara temettü ödemesi dışında – özellikle açık denizlerde olmak üzere arama yatırımlarına tahsis edilmektedir.

Grev, rafineri ve servis istasyonu tedariklerini ve dolayısıyla tüm ulusal ekonomiyi etkiledi. Yakıt sıkıntısıyla karşı karşıya kalan hükümet, 12 Ekim’de Exxon Mobil depolarında tanker kamyonlarının kalkışını engellemek için ön grevlere başvurmaya karar verdi. Grevler, grev hakkının ihlali olarak kınayan CGT ve FO sendika liderlerinin protestolarına neden oldu. İşçinin kurallara uymaması halinde 6 aya kadar hapis ve 10.000 Euro para cezasına çarptırılması öngörülüyordu.

Burjuva devletinin bu baskıcı eylemine, şirketlerle aşağı yönlü anlaşmalar imzalayan açıkça milli birlik yanlısı sendikaların eylemi eşlik etti.

10 Ekim’de Exxon Mobil’de CFDT ve CFE-CGC taleplerin çok altında bir ücret anlaşması imzaladı. 14 Ekim’de meclisler 23 günlük grevi kırma kararı aldı.

Ertesi gün, 15 Ekim Cumartesi günü, idari mahkemeler öngörüleri onayladı.

13 Ekim’de, tüm ana tesislerde grev devam ederken, Total, grev hareketine katılmayan CFDT ve CFE-CGC’ye delegasyonlarda çoğunluk ağırlığı vererek tüm sendikalarla müzakerelere başladı. Ertesi gün bu iki sendika 2022 ve 2023 yılları için%7’lik bir ücret artışıyla aşağı yönlü bir anlaşma imzaladı.

CGT Toplam Delegeler Koordinasyonu, anlaşmayı reddederek mücadeleye devam etme kararı aldı. Grev, CGT, Force Ouvrière, Solidaire SUD ve FSU tarafından ilan edilen ulusal seferberliğin ikinci günü olan 18 Ekim’e kadar devam etti, ancak daha sonra ülkenin en büyüğü olan Le Havre yakınlarındaki Normandiya’daki Gonfreville-L’Orcher rafinerisi ve 2 Kasım’a kadar devam ettiği Lyon yakınlarındaki Feyzin deposu dışında tesislerin çoğunda sona erdi.


PSA Stellantis ve Poissy CGT PSA olayı

İsviçre ve Almanya sınırına yakın Sochaux ve Mulhouse’daki en önemli iki fabrika da dahil olmak üzere PSA grubunun (Pegout, Citroën, Stellantis) tüm fabrikaları 27 ve 28 Eylül tarihlerinde yaklaşık 4.300 işçinin katıldığı grevlerle sarsıldı. Fransız otomobil fabrikalarında 1989’dan bu yana benzer grevler görülmemişti. Talepler yine ücret artışı yönündeydi.

İşçi sınıfının bu önemli kesiminin mücadeleye geri dönmesi yönünde bu ilk adım atılırken, CGT’nin metalürji federasyonu FTM CGT’nin işbirlikçi liderliği, CGT’nin Poissy’deki PSA’daki fabrika yapısı tarafından temsil edilen sendikanın mücadeleci bir kesimine karşı 2021’de başlattığı saldırıyı batırmakta tereddüt etmedi.

Paris’in yaklaşık 30 km kuzeybatısında yer alan bu fabrika 60 yıldır varlığını sürdürmektedir. Önce Simca-Chrysler, sonra PSA Peugeot-Citroën ve şimdi de Stellantis için üretim yapan fabrikada 3500 işçi çalışmaktadır.

Fabrika CGT’si 270 üyesi olduğunu iddia ediyor – bunlardan bazıları 2013 yılında fabrikanın kapatılmasına karşı dört aylık bir greve öncülük eden yakındaki PSA Aulnay’ın eski işçileri – ve FTM CGT liderliği ile sık sık çatışıyor.

Kasım 2021’de Poissy’deki CGT PSA, fabrika yapısının olağanüstü kongresini topladı: 193 sendika üyesi ve PSA Stellantis grubunun 15 CGT fabrika şubesinden 12’sinin temsilcileri hazır bulundu ancak federasyon yönetimi temsilcilerini göndermek istemedi. Kongre, işyeri temsilcilerine duyulan güveni teyit etti.

Bir ay sonra, FTM CGT’nin ulusal liderliği ve bölgesel (departman) yapısı, 56’sı Poissy’deki CGT PSA’dan olmak üzere 137 üyenin katıldığı ve CGT fabrikasının Merkezi Sendika Delegesi Jean Pierre Mercier’in yetkisini iptal eden ve CGT tüzüğünü açıkça ihlal ederek sendikanın yeni bir fabrika yapısını oluşturan başka bir kongre düzenledi.

Altı ay sonra, geçtiğimiz Haziran ayında, PSA Stellantis fabrikalarından CGT delegelerinin Paris yakınlarındaki Montreuil’de bulunan konfederal CGT binasındaki FTM merkezinde gerçekleştirdikleri toplantıda, Jean Pierre Mercier’in görev süresinin sona erdirilmesi kararı büyük bir çoğunlukla (223 lehte ve 31 aleyhte oyla) reddedildi.

Bunun üzerine FTM yönetimi, Poissy’deki CGT PSA’nın 16 delegesini sendikadan ihraç edilmeleri talebiyle idari mahkemeye götürerek meseleyi çözmeye karar verdi.

Paris yakınlarındaki Bobigny mahkemesi konuyu ele almak üzere 20 Ekim’de toplandı. Mahkeme binasının dışında, Poissy’deki PSA fabrika bölümünü desteklemek üzere CGT’nin 500 delege ve üyesinin katılımıyla bir presidyum düzenlendi. Mahkeme kararı 8 Aralık’tan önce alınmayacak.

FTM CGT’nin 60.000 üyesi vardır, CGT’nin üçüncü kategori federasyonudur ve bu rejim sendikasının sınıf işbirliği hattının temel direklerinden biridir. FTM, 29 Eylül, 18 Ekim ve 27 Ekim’deki meslekler arası grevlere katılma ve örgütleme konusunda en çekingen davranan sendikalardan biriydi.


Airbus ve havacılık taşeronları

Airbus’a bağlı olarak çalışan Sabena Technics’in işçileri 6 Ekim Perşembe günü şirket tarihinde ilk kez greve gitti. Şirket, Fransa’nın ana sanayi bölgelerinden biri olan Toulouse yakınlarındaki Blagnac-Cornebarrieu havacılık havzasında yer alıyor.

Grev, Force Ouvrière ve CGT tarafından havzadaki diğer havacılık taşeronlarıyla uyumlu bir ikramiye artışı elde etmek için ortaklaşa desteklenmiştir. Geçici işçiler de dahil olmak üzere tüm işçilerin katıldığı grev 10 Ekim’e kadar dört gün sürdü.

Grevciler, kapanan ve birçok işçinin geldiği ATE şirketinin eski çalışanlarının eski yönetimlerine karşı greve gitmiş olmalarından kaynaklanan deneyimlerine güvenebilmişlerdir. Bu sayede, örneğin ilk günden itibaren iyi örgütlenmiş bir grev gözcüsü hattına sahip olabildiler ve bu büyük endüstriyel konsantrasyondaki işçilere bildiriler dağıtabildiler.

Bu nedenle grev, Satys, AHG veya işveren Airbus gibi sektördeki diğer şirketlerin sendika aktivistleriyle bağlantı kurmak için bir fırsat oldu.

12 Ekim Çarşamba günü, Toulouse’da Airbus için taşeronluk yapan ve montaj için parça taşıyan Daher Logistics şirketinde çalışan birkaç düzine işçi greve gitti. Talepleri%10 ücret artışı ve 1000 Avro ikramiye olan işçilerin grevi üç gün sürdü.

Avrupalı üreticinin en çok satan uçak modeli olan Airbus 320’nin son montajının gerçekleştirildiği Toulouse’daki FAL A320 fabrikasında 18 Ekim Salı günü grev başladı.

Talep petrokimya işçilerininkiyle aynıydı;%10’luk bir artış. Grev işçilerin çoğunluğu ve fabrika CGT’si tarafından desteklendi ancak Force Ouvrière fabrika örgütü – fabrikadaki işçilerin çoğunluğu – grup örgütü (FO Airbus) ve ticaret federasyonu FO Metalurji Federasyonu greve karşı çıktı.

Bu, o gün CGT ve Solidari SUD ile birlikte meslekler arası greve katılan Force Ouvriere’in konfederal liderliğine açık bir karşı çıkıştı. Grev üç gün sürdü ve 20 Ekim Perşembe günü öğleden sonra yapılan toplantı ile kesintiye uğradı.

Fransa’nın orta kesiminde, Lyon’un 159 km batısında yer alan Clermont-Ferrand’da Fransız silahlı kuvvetleri için çalışan Atelier Industriel de l’Aéronautique (AIA) işçileri de 18 Ekim’de greve gitti.

21 Ekim Cuma gününden bu yana Bordes, Tarnos, Le Haillan, St Médard en Jalles ve Rosny sur Seine’deki Daher işçileri%5 ücret artışı talebiyle grevde. Toulouse’daki Daher Logistic’teki grev birkaç düzine işçiyi kapsarken ve münferit kalırken, şimdi beş tesiste yüzlerce işçiyi kapsayan hareket ülke çapındaydı, ancak ücret talebini%10’dan%5’e düşürdü.

Grev 5 gün boyunca sürdü. Grev özellikle Bordes’da çok güçlüydü ve helikopterlerin monte edildiği Saran’daki işçiler de greve katıldı. Yaklaşık 500 grevci her gün fabrikanın önünde toplandı.

Metal işleme devi Lisi Aerospace’e ait olan ve 9 ülkede 21 üretim tesisi bulunan havacılık bağlantı elemanları üreticisi Blanc Aéro’nun Villefranche-de-Rouergue (Aveyron) fabrikasında 25 Ekim Salı günü grev başladı.

CGT, 18 Ekim’de düzenlenen NAO (Zorunlu Yıllık Müzakere) toplantısının ardından 24 Ekim Pazartesi günü işçiler için bir bilgilendirme toplantısı düzenledi. Bu toplantının sonunda, akşam vardiyasında çalışan işçiler saat 22:00’de iş bıraktı ve %95’i greve gitti. Grev daha sonra sabah vardiyasını ve ardından öğleden sonra ve akşam vardiyalarını da kapsayacak şekilde genişletildi. Grevden önce CGT brüt 220 Avroluk bir artış talep etmek üzere bir danışma toplantısı düzenlemişti. Yönetimin önerileri işçilerin beklentilerinin çok altında kaldı.

Bu farklı mücadeleler, son yıllarda taşeronluk sistemi nedeniyle bölünmüş olan tüm havacılık üretim zincirindeki işçilerin birliği sorununu gündeme getirmiştir. Daher ve Safran’ın Bordes’teki grevcileri arasındaki karşılıklı destek bu yönde atılmış ilk adımdı.


Diğer grevler

19 Ekim’den 27 Ekim’e kadar süren grev, endüstriyel fırıncılık devi Neuhauser’in önce Belçika sınırındaki Maubeuge ve Almanya sınırındaki Moselle departmanında bulunan Folschviller’deki iki ana fabrikasını etkiledi, ardından dört fabrikaya daha yayıldı ve toplamda on bir fabrikadan altısı greve gitti. Fransa’daki Lidl grubunun insan kaynakları direktörü tarafından kınandığı üzere, grevin dağıtım sektörü üzerinde de yansımaları oldu. İşçiler sonunda bin avroluk bir ikramiye aldılar.

On gün süren grevler devlete ait elektrik üretim ve dağıtım şirketi EDF’yi vurdu. 18 nükleer enerji santralinden 14’ü, 58 reaktörden 24’ü etkilendi. İşçiler nihayet 200 Avro zam aldı.

25 Ekim Salı günü Bordeaux yakınlarındaki "Toutes Aures" özel kliniğinde bir hafta sürecek bir grev başladı. Çalışanların çoğu kadın ve güvencesiz işçilerden oluşuyor, çok gençler ve ilk kez greve çıktılar. Gece vardiyasındaki bir hemşire 30 hastaya tek başına bakıyor. Grev nedeniyle ameliyathane programının tamamı, yani 300’den fazla ameliyat iptal edildi.

Île-de-France’daki (Paris bölgesi) birçok RATP deposu, SNCF tesisleri (Landy teknik merkez tesisi, Gare de Lyon) de greve gitti. CAC40’ın bir parçası olan elektronik ödemeler konusunda uzmanlaşmış şirket Worldline’ın birçok tesisi grevlerden etkilendi. Paris yakınlarındaki Gennevilliers’de bulunan Geodis lojistik merkezindeki işçiler 17 Ekim’den bu yana grevde.

Diğer grevler Ari Liquid (endüstriyel gazlar), Leroy Merlin, Ponticelli Frères (endüstriyel borular ve kazanlar) çalışanlarını etkilemiştir.