|
||
Birleşik Krallık Sendikalar Kongresi İşçi Militanlığını Önlemek İçin Mücadele Ediyor (The Communist Party, Eylül 2022) |
Birleşik Krallık’ı saran grev dalgası hiçbir azalma belirtisi göstermiyor.
Enflasyonun %10’un üzerine çıkması ve işçilerin reel ücretlerinde %3’lük bir
kesinti (kayıtlara geçen en büyük düşüş) yaşanmasıyla birlikte, Sendikalar
Kongresi’ne (TUC) bağlı rejim sendikaları kendi içlerindeki militanlığı kontrol
altına almakta zorlanıyor. Resmi grevlerin yanı sıra, istişareler, oylamalar ve
ardından müzakerelerden oluşan yavaş sürecin ardından, bir dizi fiili grev de
yaşandı.
Demiryolu işçileri
Tren sürücüleri dışındaki demiryolu çalışanları Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma Sendikası (RMT) ve Ulaştırma Maaşlı Personel Derneği (TSSA) tarafından temsil ediliyorlar. Bu işçiler uzun süredir bir günlük grevler dizisine katılıyorlar. Ulusal demiryolu grevleri 18 Ağustos Perşembe ve 20 Ağustos Cumartesi günleri gerçekleşti. Londra genelinde metro, yerüstü ve otobüs hizmetlerini etkileyen grevler ise 19 Ağustos Cuma günü gerçekleşti.
ASLEF sendikası üyesi tren sürücüleri 13 Ağustos Cumartesi günü 24 saat süreyle
grev yaptı. Demiryolu işverenleri, işten çıkarmalar ve çalışma koşullarındaki
değişikliklerle birlikte enflasyon oranının çok altında ücret artışları
dayatmaya çalışıyor.
Posta ve telekom çalışanları
İletişim İşçileri Sendikası (CWU) üyesi 100.000’den fazla Royal Mail çalışanı 26
ve 31 Ağustos ile 8 ve 9 Eylül tarihlerinde grev kararı aldı. Telekomünikasyon
devi BT’de çalışan 50.000 CWU çalışanı 30 ve 31 Ağustos tarihlerinde grev kararı
aldı.
Liman İşçileri
Bir ada ekonomisi olan Birleşik Krallık, limanlardaki grev eylemlerine karşı özellikle savunmasızdır. Başta tüketim malları ve konserve gıda olmak üzere İngiltere’nin konteyner taşımacılığının %40’ını gerçekleştiren Felixstowe’da çalışan yaklaşık 1.900 işçi, 21 Ağustos Pazar günü sekiz günlük grev eylemi başlatma kararı aldı. Unite sendikasına üye liman işçileri %7 artı bir defaya mahsus 500 sterlinlik ödeme teklifini reddetti. Şu anda bir Hong Kong holdingine ait olan Felixstowe limanında 1989 yılından bu yana grev yapılmamıştı. Liverpool’daki 500 liman işçisi de grev kararı aldı.
Avukatlar
Hayat pahalılığı krizi, mevcut krizde endüstriyel eylem yapmak zorunda olan sözde profesyonel sınıfları da etkiliyor. Marx ve Engels’in Manifesto’da yazdıkları gibi, "[b]urjuvazi şimdiye kadar onurlandırılan ve hürmetle bakılan her mesleğin halesini soydu. Hekimi, avukatı, rahibi, şairi, bilim adamını kendi ücretli emekçilerine dönüştürdü".
Ceza Barosu üyelerinin (mahkeme avukatları) grevinin ilk 19 gününde (27 Haziran
ve 5 Ağustos tarihleri arasında) 6,000’den fazla duruşma kesintiye uğradı. Genç
avukatlardan çok az bir ücret karşılığında, hatta bazı durumlarda asgari ücretin
bile altında, uzun saatler çalışmaları gerekiyor. Grev eyleminin ikinci haftası
16 Ağustos’ta başladı.
Havaalanı çalışanları
Patronların pandemiyi kullanarak ücret ve koşulları sıfırlamaya çalıştığı havalimanlarında huzursuzluk devam ediyor. British Airways tarafından Heathrow’da istihdam edilen Unite ve GMB üyeleri, pandemi sırasında uygulanan %10’luk ücret kesintisinin geri alınmaması üzerine grev kararı aldı. Grev, sendikaların %8’lik bir ücret teklifi önermesi üzerine son anda iptal edildi.
Yakıt ikmal personeli de benzer bir teklifi kabul etti. Birleşik Krallık’taki
havalimanlarının çoğunda personel sayısı yetersiz ve birçoğu uçuşları azaltıyor.
Öğretmenler ve sağlık çalışanları
Hükümet bir yandan borç kriziyle başa çıkmaya çalışırken bir yandan da
destekçilerine vergi indirimleri vaat ettiği için büyük ölçüde yetersiz finanse
edilen eğitim ve Ulusal Sağlık Hizmetlerinde öfke kaynama noktasına ulaşıyor. Bu
sektörler birlikte yaklaşık iki milyon işçiyi istihdam ediyor ve bunların
birçoğu fırsat verildiğinde greve gitme kararı aldı. Bu durum, sendikalar
tarafından uzatılan "danışma" süreçleri yoluyla erteleniyor. Bu yazının
yazıldığı sırada, NASUWT öğretmenler sendikası, işverenlerin %5’lik teklifinin
önemli ölçüde arttırılmaması halinde grev eylemi için oylama yapıyordu. Diğer
sendika liderleri, oldukça acınası bir şekilde, hükümet bakanlarına mektup
yazarak yalvarıyorlar! Ulusal Sağlık Hizmetlerinde, yılın ilerleyen dönemlerinde
kıdemsiz doktor ve hemşirelerin grev yapması gündemde.
Devlet memurları
26 Eylül’de Kamu ve Ticari Hizmetler Sendikası (PCS) ücret, emeklilik, iş ve işten çıkarma koşulları konusunda ülke çapında bir grev oylaması düzenleyecek. Bu, %2’lik cüzi bir ücret teklifinin ve 91.000 kişinin işten çıkarılacağının duyurulmasının ardından geldi – bu rakam Kamu Hizmetlerinin beşte birini teşkil ediyor. Bu da yetmezmiş gibi, hükümet işten çıkarma paketlerini tahmini olarak %25.9 oranında azaltmayı öneriyor.
Birkaç yıl önce sendika, iş gücünde %33’lük bir azaltmaya gidilmesi önerisini
yargıya taşıyarak engellemişti ve şu anda sendika yönetimi hükümetle "yeni
başbakan gelene kadar herhangi bir kararın ertelenmesi" vb. konulardaki
görüşmelere odaklanmış durumda. Müzakereleri desteklemek ve dayanışmayı,
özellikle kamu sektöründe daha büyük saldırı tehdidi altında olan diğer işçi
kategorilerine yaymak için endüstriyel eylem oylaması yapılmalıdır.
Fiili grevleri: rafineriler, elektrik santralleri
Hem sendikalı hem de sendikasız işçiler tarafından gerçekleştirilen bir dizi fiili grev burjuva basınında daha az yer buldu. Ancak bu eylemler, resmi sendika hiyerarşilerinin uyuşmazlıkları kontrol altında tutmakta zorlandıklarının kanıtıdır.
Falkirk yakınlarındaki Grangemouth petrol rafinerisinde, tahminen 250 işçi Ağustos ayı başında sahaya erişimi engellemek için yolları kapattı. Benzer eylemler Hampshire’daki Fawley rafinerisinde de gerçekleşti ve Pembrokeshire’daki Valero rafinerisindeki işçiler de eyleme katıldı.
Sözde Unite sendikası tarafından temsil edilen yüzlerce işçi Yorkshire’da Selby
yakınlarındaki Drax Elektrik Santralinde greve gitti. Santral Birleşik Krallık
elektrik kapasitesinin yaklaşık %6’sını üretiyor.
Kendiliğinden grevler: Amazon
Son olarak, Swindon ve Tilbury’deki grevler de dahil olmak üzere Amazon dağıtım merkezlerinde bir dizi grev yaşandı. Şirketin saatlik ücretlerde 35 peni (40 sent) gibi cüzi bir artış teklif etmesi işçileri çileden çıkardı. Bir atölye çalışanı şunları söyledi: "Amazon’un bize sadece 35 peni zam vereceği haberine tepki olarak birçoğumuz Çarşamba öğleden sonra çalışmayı bıraktık. Önceden greve gitmeyi planlamamıştık ama haberler... pek çok kişiyi bir şeyler yapmaya teşvik etti. Sanırım her departmandan insanlar katıldı, en az 200 işçi katıldı... Bir sonraki vardiya - gece vardiyası - büyük bir grevle bize katıldı".
Amazon personele insanlık dışı çalışma koşulları dayatıyor. Bu yazının yazıldığı sırada Amazon işçileri, patronlarının dikte ettiği hızda değil, kendi hızlarında çalışarak endüstriyel eylemlerine devam ediyorlardı.
Britanyalı işçiler bu mücadeleleri birleştirerek ve genelleştirerek sadece mevcut hükümeti devirmek için değil, aynı zamanda sınıfın gücünü ve özgüvenini arttırmak için de bir fırsat yakalamış olacaklar. Ancak Sendikalar Kongresi ve ona bağlı sendikaların istediği son şey budur. Hem Sendikalar Kongresi hem de İşçi Partisi’ne bağlı olan RMT’den Mick Lynch gibi daha "militan" sendika liderleri bile genel grev tartışmalarını bir kenara itmişlerdir.