Enternasyonal Komünist Partisi

Ukrayna-Rusya
Bu Emperyalist Bir Savaştır


Genel bir savaşa doğru

Yıllarca süren ve yalnızca daha derin krizlere geri dönmek için üstesinden gelinen kesintisiz krizlerden sonra, üretimin, ulaşımın, artı-değerin gerçekleşmesinin dişlilerini bloke etmeye katkıda bulunan iki yıllık bir pandemiden sonra, dünya kapitalizmi hayatta kalmak için savaş ritüeli cehennemine dönmüş bulunuyor. Üretim tarzının tarihsel ve olası başarısızlığıyla karşı karşıya kalan savaş, her kuralı ve değeri yok etmek, borçları ve kredileri sıfırlamak, kapitalizmin tüm eğimlerini, krizlerini çözmek ve korkunç döngüsüne yeniden başlamak için son kaynak, bir gençlik banyosudur.

Sermayeler arasındaki silahlı dünya savaşı bugün Ukrayna cephesinde yürütülüyor.

Bu savaş uzun zaman önce kararlaştırıldı ve hazırlanıyor. Dünyanın bütün devletleri bu savaşa dahil oldu. Çılgınca bir şovenist propagandayı hepbirlikte kışkırtıyorlar ve yeniden silahlanma tahsislerini çoğaltıyorlar. Sanki dünya cephaneliklerinde yeteri kadar ölümcül silah yokmuş gibi...

Vekaleten hala yerel bir savaş gibi görünüyor, ama gerçekte eski ve bitkin burjuva Avrupa’da devletlerden, mali konsorsiyumlardan, askeri aygıtlardan, birikim merkezlerinden oluşan iki emperyal cephe hesaplaşıyor.

Hepsi ayrım gözetmeksizin karşı-devrimin kaleleridir. Çünkü devletlerin, tüm burjuva devletlerin gerçek ve tek düşmanı işçi sınıfıdır; maddi olarak, şeylerin kendisinde doğmaya çalışan uluslararası komünizmdir.

En güçlü ve en eğitimli savaş makinesine sahip olmakla övünen ABD emperyalizmi, bir kez daha o hayali devletler üstü birimin, yani Avrupa Birliği’nin inatçı bileşenlerini kendi komutası altında topladı ve yeniden düzene soktu.

Ancak sağlam ve kesin görünen bu hırsızlar dizisi, son testte mutlaka böyle olmak zorunda değildir. Burjuvazi için, büyük sanayinin ve büyük küresel finansın burjuvazisi için savaşmak önemlidir ve gereklidir; kiminle ve kime karşı savaşılacağı ise ikincil bir meseledir. Her devletin savaş propagandası, cephenin herhangi bir şekilde tersine çevrilmesine uysalca uyum sağlayacaktır.

Bu nedenle Komünist Partisi, ülkesini, "anavatanını" savunma yalanına çivilenmiş uluslararası proletaryayı şu ya da bu bayrak altına itmeyecek ve bu yönde hareket etmeyecektir.


Rus imparatorluğunun sonu

Uzun zaman önce kapitalist olan ve isabetsiz bir isim taşıyan Sovyetler Birliği’nin sonu, 1991 yılının Aralık ayının ilk günlerinde başladı. O Aralık ayının sonunda, birliğin dağılmasını onaylayan anlaşma imzalandı: imzalayanlar Rusya, Ukrayna ve Belarus’tu. O andan itibaren, Avrupa tarihinde çok önemli bir dönüm noktası gerçekleşti ve Batı’nın en güçlü emperyalizmi, ABD ve Avrupa matrislerine geri dönen Doğu bloku devletleri ve feshedilmiş SSCB Cumhuriyetleri arasında daha karmaşık ve ölümcül bir oyun başladı.

Soğuk Savaş oyunu, bazı oyuncularıyla birlikte kurallarını değiştirdi ve başka, daha geniş senaryolara sürüklendi: emperyalizmler arasındaki çatışmanın satranç tahtası genişledi. Bu arada, yeni ve zorlu bir rakip olan Çin ortaya çıktı ve Avrupa-Asya sahasının boyutu küçüldü.

ABD’nin Avrupa’daki silahlı kolu olan ve o noktada ana rakibin içe doğru patlaması nedeniyle işlevlerinin tükenmesi nedeniyle dağılması gereken NATO, yeni askeri ve siyasi varlık nedenini feshedilmiş Varşova Paktı’nın eski devletlerini kapsamakta buldu. Yenilenin vay haline.


Ukrayna belirsizliği

Parçalanma süreci başlangıçta Ukrayna’yı etkilemedi. Bununla birlikte, eski cumhuriyet SSCB için kara bir canavardı ve yapısında milliyetçi çağrışımlarla her zaman anti-merkeziyetçi bir eğilimi sürdürmüştü. İkinci Dünya Savaşı’nın ilk aşamasında, Wehrmacht’ın işgalinden sonra, toplumsal yapısının geniş katmanları, Mihver kuvvetleriyle işbirliğine dayalı bir tutum sergilemiş ve Kızıl Ordu’yu "üç cephede" asimetrik bir savaşla sık sık engellemişti.

Bu kararsızlık Ukrayna burjuvazisini her zaman karakterize etmişti: 2000’den 2014’e kadar, o andaki fırsatın dalgalanmalarına göre, hükümette Rus yanlısı ve Rus karşıtı cumhurbaşkanları dönüşümlü olarak yer aldı.

Rusya yanlısı bir cumhurbaşkanı iki kez seçildi, ardından en azından Batılı propagandaya göre, önce 2004’te sözde "Turuncu Devrim", ardından 2014’te sözde "Euromaidan Hareketi" tarafından "halk oyuyla" görevden alındı. Aralık 2013’ten Şubat 2014’e kadar gelişen ve Batı yanlısı veya Rus yanlısı okumalara bağlı olarak, ABD’nin istikrarı bozmak için ilham verdiği ve finanse ettiği paramiliter örgütler tarafından bir halk ayaklanması veya bir darbe olarak tanımlandı. Batı yanlısı algı, Ukraynalı paramiliter milisler tarafından gerçekleştirilen Odessa katliamıyla sonuçlanan çılgın şiddet olayları karşısında sessiz kalacaktı.

Sanki Batı’nın büyük ve güçlü burjuvalarından farklılarmış gibi "oligarklar" olarak adlandırılan Rus ve Ukraynalı burjuvalar, geçici olarak cephenin farklı taraflarında olsalar bile aynı sınıfın ikiz kardeşleridir. Rus ve Ukraynalı proleterler gibi, düşman cephelerine zorlandılar.


Donbass

Ukrayna’nın doğusundaki iki bölgesinde, Rusya sınırında, sözde ayrılıkçı Rusça konuşan cumhuriyetlerde bile, Rus kardeşlerine eşit derecede bağlı burjuvalar ve kendi dillerini konuşan burjuvalar tarafından ezilen Rusça konuşan proleterler var.

Bu bölgelerin sözde "ayrılıkçı" ayaklanması, kendilerini özerk devletler olarak tanınmak için ulusal bir hareket olarak adlandırmak istedi. Uzun yıllar kanlı bir yerel savaş yaşandı. 2014 ve 2015 yıllarında Minsk’te AGİT himayesinde Rusya, Belarus ve Ukrayna arasında iki ateşkes anlaşması yapıldı. Ancak çatışmalar hiç durmadı.

Şubat 2014 sonunda Rusya askeri darbeyle Federasyon’a dahil olması suretiyle Kırım yarımadasını geri aldı. Donbass ve Lugansk’ın iki ayrılıkçı bölgesi için bu gerçekleşmedi. Rusya tarafında da bu iki yeni cumhuriyet resmi olarak tanınmadı, ancak silah tedariki durmadı.


NATO baskısı

2014’ün "halk hareketlerinden" doğan parlak yeni demokratik rejiminde Kırım’ın ilhakına maruz kalan Ukrayna devleti, Rusça konuşan insanlara ve aynı zamanda muhalif parlamenter partilere yönelik şiddetli siyasi baskıları asla durdurmadı. Yasal ya da yasadışı olsun, hükümete karşı çıkan her türlü örgüt bastırıldı ve yasadışı ilan edildi. Bunlar yeni demokrasinin Batı’dakine benzer harikalarıydı.

Diğerlerinden daha iyi olmayan Ukrayna burjuvazisi, kendisini Amerikalılara satmayı uygun buldu. Dahası, Batı’ya giderken proleterlerinin düşük ücretli emeğini Avrupa kapitalistlerine sattı. Ardından Avrupa Birliği’ne girmeyi talep etti.

Ama hepsinden öte, Amerikalı "koruyucu"lar, diğer yolsuzlukların yanı sıra, hantal komşuya karşı bir siper garanti edecek olan NATO üyeliğini talep ettiler. En azından bunlar söylenmemiş umutlardı. Ukrayna’nın somurtkan burjuvazisi için Batılı olmak zorunlu bir seçimdi.

Ne de olsa, resmi bir şekilde, 2014 yılına kadar NATO, harap olan Ukrayna ordusunun organizasyonunda ve eğitiminde sürekli bir varlığa sahipti. Ayrılıkçı cumhuriyetlere karşı çatışmayı yerelden açık ve genel bir çatışmaya genişletmeye çalıştıkları açıktı.

Batılı askeri yapıların varlığı, geçici olarak ittifakın dışında olsa bile, Ukrayna topraklarında önemli bir Atlantik ileri karakolu teşkil etmişti. Daha yakın zamanlarda, uysal eski aktör Zelenski’nin (2020-21 yılları) başkanlığında, ülkeyi NATO tatbikatlarının operasyonel bir bölgesi haline getirerek, Rus komşusuna baskı yapmak için kışkırtıcı operasyonlar düzenlendi.


Ukrayna’da proletaryaya karşı

Yapay olarak Rusça konuşanlar ve Ukraynaca konuşanlar olarak ayrılan proletarya, kendisi gibi ekonomik kriz ve milliyetçi sarhoşluk altında ezilen küçük burjuvazi ile birlikte, Rus ordusunun işgali karşısında Ukrayna burjuvvazisinin verdiği isterik son adama kadar direniş, işgalciye karşı partizan savaşı, halk savaşı çağrısı yapma tercihinin acısını çekiyor.

Gerçekte, Ukrayna işçi sınıfının, Rus işgali karşısında burjuvazisinin derhal teslim edilmesinden kaybedeceği hiçbir şey olmayacaktır. Simetrik olarak, Rusya işçilerinin Ukrayna’da kendi devletlerinin zaferinden kazanacakları hiçbir şey yok.

Ama Ukrayna burjuvazisi, tıpkı Batılı "koruyucularının" ve Rus burjuvazisinin istediği gibi savaş istedi.

Rusya, Ukrayna ve diğerleri, ilgili tüm burjuvaziler, savaş alanını şehirlere kaydıran bu kararın korkunç sonuçlarının farkında ve onlardan sorumludur; cepheyi saptayamamak binaları bir direniş noktası haline gelebilir ve düşmanı saptayamayan saldırganı ölüm ve yıkım getirmeye zorlayabilir.

Dehşet, kanlı cephelerden uzakta, savunmada olan taraf ve onu güvenle destekleyenler için bir propaganda aracı haline geldi. Gösterişli Batı kamuoyunu heyecanlandırmak ya da onu daha geniş oranlarda bir savaşa yönlendirmek için yapılan histerik propaganda, "ya Putin’le ya da Ukrayna’yla" alternatifini gündemde tutuyor.


Komünistlerin enternasyonalist görevi

Batı’nın Rus Anavatanınınkine benzer medya öfkesinin iki emperyalizmin her birinin diğerine her türlü dehşeti ve katliamın sorumluluğunu yüklediği bu savaşta eşi benzeri yok.

Devletler arasındaki her savaş, acıyı, sefaleti ve nihayet sermaye ekonomisinin yeniden inşası için köle emeğini çeken ulusal ve uluslararası proletaryaya karşı bir savaştır. Proletarya, muzaffer ya da mağlup ve parçalanmış halde, her zaman burjuva egemenliğinin aracı olarak kalan devletler içinde kaldığı sürece bu böyledir.

Ama sermayelerin savaşı, uluslararası proletaryaya, burjuvazinin kanlı çılgınlığını durdurma fırsatı verebilir. Bu ancak tüm ülkelerin işçilerinin dayanışma içinde kapitalizmi ortadan kaldırmasıyla mümkün olacaktır.

Devrim Partisi, bu nedenle, emperyalist savaşı lanetlemektedir. Çözüm, çatışan emperyal partilerin hiçbirinde değil, hepsine karşı çıkmaktadır.

Bugün sermayeye dayalı üretim tarzının ölümcül sarsıntılarının ortaya çıkışını hayretle izleyen dünya proletaryasına, bir kez daha onun kurtuluşunun yolunu gösteriyoruz: devletler arasındaki savaşa karşı sınıflar arası savaş!

Belirli ve kesin yol budur.