|
||
Uluslararası Emekçi Kadınlar Günü Ataerki Kapitalizmin Temel Bir Direğidir ve Onunla Birlikte Yıkılacaktır |
Sınıflara bölünmüş toplumlar - köleci toplum, feodalizm, kapitalizm, ilkel komünizmin çok daha uzun tarihsel döneminden sonra günümüze kadar birbirini izleyen toplumlar - insanlık tarihinin geçişi sırasında kaçınılmaz durumlar olmuş, üretici güçlerin gelişmesine izin verirken, aynı zamanda insanlığın birleşme ve ortak çalışma, türün mutlu bir şekilde devamını ve iyileştirilmesini sağlama yönündeki toplumsal içgüdüsünü yabancılaştırmış ve geçici olarak öldürmüştür.
Sınıflı toplum öncesi komünizmde en yüksek itibara sahip olan kadınlar, özel mülkiyetin, ailenin ve devletin gelişmesiyle kurulan ataerkil düzende esaret altına alınmıştır.
Endüstriyel üretimin, yani kapitalizmin gelişmesi kadınların durumunu kısmen iyileştirmiş olsa da, ataerkinden kurtulmalarına izin vermemiştir, çünkü ataerki özel mülkiyetle ayrılmaz bir şekilde iç içe geçmiştir: miras yoluyla aktarılacak servet veya emek gücü piyasası olduğu sürece ataerki ortadan kaldırılamaz.
Kapitalist makinenin dişlileri dönmeye başladığında, eski toplumlarda yüzyıllar boyunca ezilmiş olan emekçi kadınlara ücretli emeğin sahte özgürleşmesi, yani yeni bir sömürü koşulu eklendi: proleter olmak.
Kadınların özgürleşmesi kısmen burjuva devriminin kazanımlarıyla, yani ücretli emek ve eşit yurttaşlık haklarıyla ve proleter sınıfın iş gününün kısaltılması gibi talepleriyle örtüşmektedir. Ancak, ev işlerinin ücretsiz kamu hizmetlerine (örneğin, yemek ve toplu çamaşırhaneler) dönüştürülerek ortadan kaldırılması; anneliğin türün yeniden üretimi için öneminin işten muafiyet, kreşler ve anaokulları ile tanınması; ve tam üreme tercihi hakkı olmadan eksik kalır.
Bu hedefler için mücadele, işçi sınıfının kapitalist sömürüye karşı mücadelesiyle başlar - önemli ücret artışları için, işten çıkarmalara karşı, işsizlere tam ücret için, iş gününün ve çalışma hayatının azaltılması için (emeklilik yaşının düşürülmesi) - ve ancak kapitalizmin ortadan kaldırılmasıyla tamamlanır, çünkü işçilerin ihtiyaçlarının karşılanması kar yasasıyla bağdaşmaz!
Burjuva politikacıların sağda ya da solda olmalarına bağlı olarak "ülkenin iyiliği" ya da "ulusun iyiliği" olarak adlandırdıkları kâr uğruna, kapitalizm artık insan türünün hayatta kalmasını tehdit etmektedir. Her gün sayısız işçi iş başında ölürken, proleterlerin kendi burjuvazilerinin çıkarları için milli bayraklar arkasında katledilmeye gönderildiği emperyalist savaş, amansız bir şekilde dünya savaşına doğru ilerliyor.
Toplumun sınıfsal bölünmesinin, özel mülkiyetin, ailenin ve ataerkinin kurulmasının ekonomik temeli olan tarımın ortaya çıkışı ilkel komünizmin sonunu getirirken, kapitalizmin bağrında sanayinin gelişmesi, ezici tarihsel ilerlemesiyle modern komünizmi yeniden mümkün kılmaktadır: toplum artık tüm üyelerinin gerçek refahı için tüm maddi araçlara sahiptir, ancak burjuva devleti ve onun siyasi mekanizması tarafından savunulan sermayenin ekonomik yasalarına tabi olduğu için insan ihtiyaçlarını karşılamak üzere üretim yapması engellenmektedir.
Bu tarihsel geçişi engelleyen, insanlığı bireysel ve ailesel egoizmin kirlettiği bir toplumun, etnik, yabancı düşmanı ve dini nefretin parçaladığı bir toplumun tarihsel hapishanesine zincirlenmiş tutan, kadınların ezilmesinin bir ayağı ve zorunlu bir ürünü olduğu burjuva siyasi rejimlerini ancak güçlü sınıf sendikalarında örgütlenmiş ve gerçek Komünist Partisi tarafından yönetilen işçi sınıfının uluslararası devrimi yıkabilir.
Sadece köleliğin son biçimi olan ücretli emekten kurtulmuş bir toplumda ataerkillik ortadan kalkacak ve tek eşli evlilik üzerine kurulu, zaten can çekişen aileye son darbe indirilecektir. Kadınlar toplumsal düşüncenin merkezine geri dönecek ve insanlık, komünizme duyduğu özlemle, toplumsal olarak yaşama yönündeki doğal içgüdüsüyle uzlaşacaktır.