Enternasyonal Komünist Partisi

Devrimci Genel Grev mi, Kapitalizmin Hizmetinde Siyasi Macera mı?
(Mart 1944)



İŞÇİLER

Dört yıldır kanınızı ve tükenmiş enerjilerinizi yutan savaş, size hızlı bir şekilde sona erdirileceği vaat edilen ve edilmeye devam eden bu savaş, bugün hiçbir askeri angajmanın üstesinden gelemeyeceği bir çıkmaza girmiştir. İtalya, ordusunu yeniden kurmak ve devletin müdafasını yeniden tesis etmek için tehdit ve terör silahlarını kullanırken, Almanya tüm dünyada burjuvazinin gözünde Bolşevik tehlikesi hayaletini yükselterek krizin üstesinden gelmeye çalışırken, İtalya cephesinde Anglo-Sakson savaş teşebbüsü yerel eylemlerde tükenmiştir ve doğu cephesinde Sovyet ilerleyişi henüz Alman direnişinin nihai çöküşünü tetiklemeyi başaramamıştır. Barikatın her iki tarafında da liderlerin konuşmalarında bir endişe ve karamsarlık dalgası esmektedir.

Bu arada işçiler; her yeni gün, hiçbir ekonomik ajitasyonun asla iyileştiremeyeceği bir sefalet, açlık ve terör durumunu daha da kötüleştiriyor. Savaşın ilk yıllarında boğulan sınıf mücadelesi yeniden alevleniyor ve dünyanın kanlı sahnesini proleter kurtuluşun ilk ışıklarıyla aydınlatıyor. Eşi benzeri görülmemiş acılarla sarsılan işçi sınıfı, savaşın ve kapitalist rejimin kendisini içine attığı çıkmaz sokaktan umutsuzca bir çıkış yolu arıyor.

Tam da kentte ve kırda yayılan bu toplumsal huzursuzluk krizini askeri düzeyde çözmenin yetersizliğini anladıkları için, savaşan taraflar belirleyici kozlarını iç cephede oynarlar. Mihver, emek güçlerinin kendi savaşı lehine seferber edilmesi karşılığında yeni bir sosyal adalet vaat ederek işçilerin artık zayıflamış enerjilerine yeni bir kamçı vurmaya çalışırken, demokratik güçler askeri girişimlerin yarattığı hayal kırıklığını sanayi kentlerine yönelik yoğunlaştırılmış hava bombardımanlarıyla telafi etmeye çalışmakta ve çeşitli koalisyon partilerinin propagandası aracılığıyla proletaryayı eşitsiz bir mücadelede kesin bir yenilgiye uğratarak korkunç savaş makinesinin işçilerin parçalanmış bedenleri üzerinden büyük bir açık yolda olduğu gibi geçmesini sağlamaktadır.

Bu nedenle işçiler; düne kadar sizi tamamen ekonomik karakterli ajitasyonlara çağıran aynı partileri bugün görüyorsunuz: (sanki efendilerinizin büyük ganimetinden koparılan bir kırıntı, tamamen sizin etinizle beslenen bir çatışmanın trajedisinin şeklini ve rengini değiştirebilirmiş gibi) bugün aynı partilerin sizi siyasi bir genel greve ve silahlı ayaklanmaya çağırdığını görüyorsunuz; savaş sona ersin diye değil, savaşın aktif bir silahı haline gelesiniz diye; proletarya nihayet iktidara tırmansın ve burjuva rejimiyle birlikte yeni çatışma olasılığını ortadan kaldırsın diye değil, yeni bir sınıf egemenliği biçimine giden yolu kanıyla açsın diye.


İşçiler!

Bugün kendinizi faşist savaşın örsü ile demokratik savaşın çekici arasında buluyorsunuz. Üst rütbeli bir subayın askerlerini katliama gönderdiği dikkatsizlikle kendinizi silahlı ayaklanma macerasına atan demokrasiler, faşizmin fabrikalarda ve savaş meydanlarında seferber olmanızdan beklediği aynı hedefe ulaşmaya çalışıyor: Çıkış yolu olmayan bir savaşı yeni enerjilerle beslemek için sizi kurbanlık koyun olarak kullanmak, savaşın kaçınılmaz olarak açığa çıkardığı toplumsal güçleri tarihsel hedeflerinden saptırmak ve enerjinizi komünist devrim için nihai savaşa sokmadan önce sonuçsuz ajitasyonlarla tüketmek. Savaş cephelerinde düşman olan iki burjuva bloğu, her ikisinin de ortak düşmanı olan size karşı birleşmiş durumda: faşizm baltayı kaldırıyor, demokrasiler proletaryayı onun altına itiyor ve manevranın demokratik yasallık görüntüsü altında gerçekleşmesi için sosyalist ve Stalinist oportünizme gözlerinizi bağlama gibi hassas ama temel bir görev veriyorlar. Kazanılmış bir savaşı savaşın terazisine koymaya, işgal edilen topraklarda ulusal nefretleri körüklemeye ve nihayetinde işçi sınıfının tamamına yönelik, büyük kriz saati geldiğinde toparlanmaya vakit bulamayacağı bir katliam gerçekleştirmeye hizmet edecekse, kitlelerin hangi katliama oy vereceğinin onlar için ne önemi var?


İşçiler!

Genel grev ve silahlı ayaklanma hafife alınacak silahlar değildir. Düşman hayati organlarından vurulduğunda kullanılırlar, rakibi ezmek için hala yeterli güce sahip olduğunda değil: bunlar son darbedir, iktidarın ele geçirilmesi için verilen savaşın belirleyici silahlarıdır, savaşın ve burjuva savaş politikasının ara sıra kullanılan silahları değil.

Proletaryanın mücadelesi, günlük sınıf savaşlarında gerekli aşamaları ve nihai sonu devrimci hücumda olan tarihsel bir mücadeledir. Bu şiddeti ona yabancı amaçlar için ("ulusal savaş", "Alman karşıtı mücadele", koalisyon hükümetlerinin kurulması, vs. vs.) istismar edenlerin ve onu zamanı gelmeden tüketenlerin vay haline! Çok uzun zamandır, işçiler, düşmanın hünerli ellerinde piyon oldunuz: etiniz kutsaldır.

Proleter yol çok farklıdır. Bu belirleyici saatte, çıkarlarınıza sahte bir şekilde hitap eden tüm siyasi oluşumlara karşı, tüm işçi güçlerini SAVAŞA KARŞI MÜCADELE adını taşıyan tek bir hedef etrafında birleştirmek söz konusudur. Bu mücadele, savaşa karşı aktif ve pasif direnişte, sınıf çatışmalarının derinleştirilmesinde, işçilerin gericiliğe karşı savunmasının güçlendirilmesinde, burjuva egemenliğinin en acımasız biçimine karşı proletaryanın çabalarını koordine eden ve bu savaş sırasında proleter devrimin kaldıraçları haline gelen kitle örgütlerinin kurulmasında ifadesini bulur. Bu nedenle, altı partinin maceracı ayaklanma demagojisine karşı, savaşa karşı proleter birleşik cephenin sözünü başlattık. Bu nedenle bugün sınıf düşmanınızın manevrasını kınıyor ve size doğru yolu, kendine işçi diyen partilerin size göstermeyi reddettiği tek yolu, proleter devrimin bilinçli, metodik ve emin bir şekilde hazırlanması yolunu gösteriyoruz.

Proletarya, onu uçurumun kenarında tutma çabalarımıza rağmen, hizmet ettiği amaçlar ve sunduğu umutlar açısından çılgınca olduğunu düşündüğümüz bir mücadeleye sürüklenmesine izin verdiği gün, sizinle birlikte ve aranızda, yorulmak bilmeyen bir enerjiyle size aynı yolu göstermeye devam edeceğiz. Çünkü işçiler, bizim yerimiz, emekçi kitlelerin mücadeleye giriştiği her yerdir; onlara açık sınıf damgalarını yeniden kazandırmak ve Stalinist ve sosyal-demokrat oportünizmin şovenist ve savaş kışkırtıcısı sloganlarının karşısına proleter iktidar mücadelesinin sınıfçı ve enternasyonalist sloganlarını koymak için. Bir sınıf partisi sorumluluklarını üstlenmekte tereddüt etmez. Bu parti olan bizler, onu terk etmeyeceğiz.

KAHROLSUN SAVAŞ!

YAŞASIN PROLETER DEVRİM!